Fildisi Sahili haritasi |
Ahhh ahhh insan aşk için neler yapıyor ? Ben de aşkın peşine takılıp – D’nin peşine takılıp – gözümü kırpmadan kendimi Afrika’da gerçek bir iç şavaşın içine attım. Tamam gerçek pek o kadar da şairane ve kahramanca değil belki yani Fildişi Sahili’ne taşınmaya evet dediğimizde ikimiz de şuursuzduk. Bazı arkadaşlarım – isim verip de rencide etmeyeceğim şimdi onları burada – Cote d’Ivoire (Fildişi Sahili) ile Cote d’Azur’u birbirine karıştırıp “ahh ne şahane sen git biz de tatile geliriz harika plajlar çok cool gece hayatı yaşasınnnn” tepkisi verdiler. Diyeceksiniz ki arkadaşların kekti de bir tek sen mi akıllıydın da onların ülkeleri karıştırmasıyla gaza geldin. Eeee yorumsuz…
Şimdi nereden çıktı bu giriş diyeceksiniz. Türkiye’de haberlerde Afrika’yı genelde yok saydıklarından muhtemelen takip etmemişsinizdir. Geçtiğimiz gün Fildişi Sahili cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçları açıklandı. Bu seçım şunun için önemliydi; tam 10 senedir ertelenip duruyordu ve ülkeyi 2’ye bölmüştü ve 10 senedir süren kanlı iç savaşın bitmesinin tek ümidiydi. Peki seçim sonunda ne oldu? 10 yıldır seçimi erteleten mevcut cumhurbaşkanı Gbagbo (Bagbo okunuyor) seçimi kaybetti. Kuzeyli isyancıların desteklediği Ouattara (Vattara okunuyor)ise kazandı. Ama Gbagbo seçim sonuçlarını “soytarılık” olarak değerlendirdi ve “hayır efendim ben kazandım son sözüm de budur , daha da bu koltuktan inmem” dedi. Pazar günü her iki aday da ayrı ayrı cumhurbaşkanı olarak yemin ettiler. Yani an itibariyle ülkenin 2 ayrı cumhurbaşkanı var. Uluslararası kamuoyu durumdan çok endişeli, iç savaşın yeniden kızışması bekleniyor. Peki ben bunları niye anlatıyorum? Cünkü işte aşk için kendimi ortasında bulduğum iç savaş buydu.
2004 Kasım ayında savaşın yönü ülkedeki yabancılara dönünce ben ve “D” diğer 20 bin yabancıyla beraber Fransız ordusu tarafından tahliye edildik. Ama 1 hafta boyunca savaşın korkunç yüzünü çok yakından izledikten ve evimizin önünden geçen milyonlarca hükümet yanlısı saldırganın « bütün beyazları yiyicez » tehditleri arasında ecel terleri döktükten sonra…
Oralara gelmeden önce savaş neyin savaşı size kısaca anlatmam lazım.
Fildişi Sahili batı Afrika’da. 1980’lere kadar bölgenin en gelişmiş ülkesi. Ticari başkent Abidjan’a Afrika’nın Paris’i diyorlar. Sokak kafeleri, gökdelenler, beyaz kumsallar boyunca şık resort oteller vs. Fildişi Sahili kakao zengini ve çevredeki fakir ülkelerden sürekli göç alıyor. Para olduğu sürece bu göç kimseyi rahatsız etmiyor çünkü zaten zengin halkın yapmak istemediği pis işleri yapacak adama ihtiyaç var. Ulkeyi bağımsızlıktan beri aynı lider yönetiyor ve herkes onu çok seviyor. Ama işler o lider ölünce ve de aynı anda dünyada büyük bir kakao krizi yaşanınca karışıyor. Kakao fiyatlarınin aniden düşmesi ülkeyi ciddi bir ekonomik krize sürüklüyor. Eskiden memnuniyetle kabul edilen komşu göçmenler artık yerli halkın işlerini ellerinden aldıkları için istenmiyor. Ama bu arada -eski-göçmenler kuşak üstüne kuşak Fildişi Sahilli olmuşlar, yerli halkla karışmışlar çocukları olmuş hepsi Fildişi Sahili vatandaşı. Bağımsızlığın lideri ölünce yerini alan yeni cumhurbaşkanı “has be has Fildişi Sahilli” olmak diye bir yasa uyduruyor (münasip bir yerlerinden olsa gerek). Bu yasaya göre hem anneniz hem de babanız 7 göbek Fildişi Sahilli değilse siz ne oy verebiliyorsunuz ne de ev, toprak sahibi olabiliyorsunuz. Insanlara farklı kimlik belgeleri dağıtılıyor vs. Annesi de babası da Fildişi Sahilli olmasına rağmen kuzey komşusu Burkina Faso’da –sınırların pek de birşey ifade etmediği yıllarda – doğan ve eski hükümette başbakan olan Ouattara’nın adaylığına en bi has hakiki Fildişi Sahilli olmadığı uyduruk gerekçesiyle engel oluyorlar. Bunlar 90’ların basından 2000 yılına kadar devam ediyor .Ve tabii bu kadar gerilen yaylar sonunda kopuyor, ülke güneyde hristiyan çoğunluk ve kuzeyde müslüman çoğunluk olarak 2’ye bölünüyor. 2000’den itibaren başarılı darbe, başarısız darbe girişimi, suikast girisimleri vs üst üste biniyor ve o zamandan beri seçim yapılamıyor ve bir arada yaşayan halk ağır propagandalarla iyice birbirine karşı dönüyor. Ulkenin ortasından bir çizgi çiziliyor ve o çizgiyi NATO barıs gücünü temsilen Fransız askerleri bekliyor.
Işte bu ay yapılan ve sonu komedi filmine dönen seçimlerle beraber sizinle savaş günlüklerimi paylaşmanın doğru zamanı şimdi sanırım. Fildişi Sahili yaşadığımız Afrika ülkeleri arasında en kısa ama en yoğun maceramız olmuştu. Işte tahliye anına kadar bu yoğun maceranın günlüklerı yarın burada başlıyor….
YARIN : Ben ve « D » kendimizi bu isin içine nasıl soktuk…
Fildisi Sahili bayragi |
No comments:
Post a Comment