17.3.14

269 gün + 20 dakika + bir ömür için… unutmayın, affetmeyin


Dedem çok yakışıklıydı, uzun boylu. Bit kadar bacaklarımla elini tutmuş yürürken başımı kaldırdığımda heybetli bir dağ gibi gelirdi. El ele tutuşmuş Zuhal pastanesine ekler yemeye giderken dedeme aşık yürürdüm. Ayaklarımın yere değmediği -ki halen bazen değmez- sandalyede oturmuş dünyanın en lezzetli ekler pastasını yerken dünyanın en mutlu kız çocuğu bendim.

Anneannemle dedemin Erenköy'deki sokaklarının köşesinde erol bakkal vardı, şimdi erol emlak oldu. Ekmeğin inşaatten daha önemli olduğu günlerdi, çocukların iç rahatlığıyla ekmek almaya yollanabildiği zamanlardı. Köşesini koparırdım ama aslında parmağımı çengel yapıp içindeki hamur kısmı yemeyi severdim. Eve gelene kadar ekmeğin içi oyulmuş olurdu.

Dedemle pastaneden geri dönünce, apartmanın bahçesinde karşı apartmanın çocuklarıyla oynardık. Yere tebeşirlerle çizdiğimiz yoldan dışarı çıkmadan gazoz kapağını en hızlı ilerleten misketleri toplardı. Ortası kırmızı olan bir misket vardı, benim gözüm hep ondaydı. Dizlerimizin üzerinde misketlerle oynamaktan kabuk olan dizlerimizin, koparttığımız kabukları dışında kanayan yerimiz olmazdı.

Paris'te oturduğum evin hemen yanıbaşında bir pastane var. Bütün sokak ekmek kokuyor sabah 5'ten itibaren. Sabahları ekmek almaya gidiyorum, cumartesileri de ekler, dedemin anısına. Önünde çocuklar oynuyor, yere tebeşirle bir şeyler çizerek. Anneleri terasında kahvelerini içerken, “bütün pantalonların dizleri yırtık, başa çıkamıyorum” diye birbirlerine şikayet ediyorlar. Balkondan bakınca ekmeklerin köşelerini kopararak geçenleri görebiliyorum. 

“Maman” diye bağırıyor bir çocuk. “Anne” diye bağırmış Berkin başından vurulunca.

Köşeleri yenmiş ekmekler penceremin önünden geçiyor, çocuk seslerine karışıp. Anne diye bağıran çocuk sesleri çınlıyor beynimde, meydanlardaki kötü kalabalıklara, içi yanan bir anneyi yuhlatan o sesi bastırıp. Kötülük çağında yaşıyoruz, kötülük bir çığ gibi üstümüze üstümüze geliyor sanki.

Bundan sonra boğazımızı yırtarak geçecek bütün ekmekler, anne diye bağıran çocukların sesi bir çocuğun sesini anımsatacak sadece, misketlerin ortası sadece kapkara artık. 


Anne diye bağırdıktan 20 dakika sonra bayılmış Berkin. Kimbilir ne kadar korkarak geçirdiği o 20 dakika için, 269 gün + 20 dakika için... 269 gün + 20 dakika + asla yaşayamayacağı yıllar için, ekmeklerin hatrına, misketlerin hatrına, çocuk seslerinin hatrına, çığ gibi büyüyen kötülüğü yenmemiz için, yuhlatanın ve yuhlayanın seslerini bastırmak için, unutmayın, affetmeyin.

5.3.14

Pini'nin Yazdıkları...


Ben artık şurada da yazıyorum:


Bir de şurada da yazıyorum: 


Hani olur ya okumak isterseniz, haberiniz olsun dedim

4.3.14

Peynirin Tadına Baktın mı?


50. yaşgününü 50 tane birbirini tanımayan arkadaşıyla kutlamaya karar veren bir tanıdığımızın partisine davetliydik. En sona kalacak şeyi baştan söyliyeyim; niye böyle şeyler yapıyorsunuz? Yapmayın! 

Biz kapıdan girdiğimizde 2’li öbekler halinde toplanmış insanlar birbirlerine sırtlarını dönmüş duruyorlardı. Böyle partilerde çantamı asla evsahibine vermem ki kaçmam kolay olsun. Fakat Celine daha hoşgeldiniz der demez çantama hamle yaptı. İlerleyen saatlerde dansedeceğiz, ver çantanı odama saklayayım diyerek. Bilmiyor ki ben ilerleyen saatlere kalmadan sıvışacağım. Duymamış gibi yaparak çantamı sıkıca kavrıyorum. O ise daha da kuvvetli asılıyor. Kısa süreli bir çanta çekişmesi yaşıyoruz, artık duymamış olmama imkan yok, çantama bu kadar yapışmış olmam etrafın “o küçük çantaya bu kadar kıymetli ne sığdırmış olabilir ki” temkinli (ve hatta sanırım bir ölçü imalı) bakışlarına yol açtığı için bırakmak zorunda kalıyorum. Çanta gidiyor, çantayla beraber farkettirmeden sıvışma hayallerimiz de. Neyse böyle durumlar için 1-2 yedekte bahanem var.

Diğerleriyle tanışın diye bizi bırakıp yeni gelen bir kadının çantasına doğru ilerliyor Celine. Boyum kısa olduğu için bu tip partilerde yakalanmadan asosyal olmayı iyi beceririm. Uzun boylu bir grup bulup - tercihen grup büfeye yakın olursa iyi olur - arkalarına saklanmak hep işe yarar. Ben somon tabağına doğru iyice yaklaşıp doğal ortamına uyum sağlamış bir bukalemun gibi gözden kayboluyorum. D’nin boyu sorun yaratıyor! Etrafta oturacak bir tabure vs olmadığı için ancak dizlerini kırarsa saklanabilir. Bu fikrime pek sıcak bakmıyor. Biraz sağa kay, hala çok uzunsun, şu adamı tam ortala diye yerimi yapmaya çalışırken, birisinin büfeye bıraktığı şampanya kadehini yere düşürüyorum. Kadeh yere varmadan önce havada 3‘lü salto yaptığı için duvardan aşağı şampanyalar akıyor ve tabii şangırtıdan herkes bizim tarafa dönüyor ve elimde somon tabağıyla saklanma yerimde açığa çıkmış oluyorum.

Somon ister miydiniz diye elimdeki tabağı arkasına saklandığım uzun boylu adamın eline tutuşturup göstermelik bari 1-2 kişiyle konuşmaya karar veriyorum.

  • Selam
  • Selam
  • Celine’i nereden tanıyorsun?
  • Spor salonundan arkadaşım, ya sen?
  • D’nin iş arkadaşı
  • .........
  • ........
  • Peyniri tattın mı çok güzelmiş?
  • Aaaa evet ben bir peynirin tadına bakayım

Kütüphanenin önünde yere çömelmiş, ayağında topuklu ayakkabılar olan bir kadın görüyorum. Tabii ya, topuklu ayakkabı, kadınsal konular
  • Ah ben de biraz çömeleyim bari şuraya, topuklular ayaklarımı mahvetti
  • Evet, düz ayakkabı giymeliymişiz
  • ..........
  • ..........
  • ..........
  • ..........
  • Ben en iyisi peynirin tadına bakayım

Bu deneme de burada tıkanıp kaldıktan sonra 2 veya 3 

  • Selam
  • Selam
  • Celine’i nereden tanıyorsun?
  • İlkokuldan arkadaşım, ya sen?
  • D’nin iş arkadaşı
  • .........
  • ........
  • Peyniri tattın mı çok güzelmiş?
  • Yaaa yaaaa evet peynir çok güzel

güdük muhabbeti yaşayıp boşveriyorum. O sırada gözüme Celine ilişiyor, dans eder gibi yapıp yanına yaklaşıyorum. 

  • Süper parti yaaa valla çok sağol
  • Eğleniyorsun di mi? Peynirin tadına baktın mı?
  • Yaaaa evet peynir süper. Şey ben diyecektim ki, biraz uykum va....
  • Hahahahahha Pierre’i gördün mü nasıl dansediyor
  • uykum var diyecektim ben eve gitseydim

cümlem tamamlanamadan Celine yanımda uzaklaşıp Pierre ile dansediyor. Vazgeçmiyorum, 1-2 saçma dans hareketiyle kalabalığı yararak yanlarına varıyorum.

  • Ahahahhah süper ya valla ne güzel dansediyorsunuz
  • Bak bu Pierre tanıştınız mı? Peynirin tadına bak henüz bakmadıysan
  • Baktım baktım peynirin tadına, selam Pierre, ben aslında diyecektim ki, geç oldu yarın sabah da spora gidic....
  • Aaaa şampanya bitti mi, balkonda var dur getiriyorum
  • Ben, ben, şey ben

Aaaaaa evime gitmek istiyorum çantamı ver be. Demiyorum tabii. Pıt pıt pıt peşinden balkona gidiyorum, şampanya şişesi almaya gitmiş olan Celine balkonda birisiyle sigara içiyor.

  • Ay oh be burada hava ne ferah dansetmekten terlemişim
  • Aaa gel gel, bak bu Natalie, peynirin tadına baktın mı? Natalie aldı peynirleri
  • Yaaa nereden aldın bana da öğret, enfesti peynir cidden. Ben de tam diyecektim ki, çantamı alıp ben yavaş yavaş artık eve gits...
  • Pazardan aldım bak gel bir kağıt kalem bulup peynircimin yerini tarif edeyim, sen de git mutlaka, benim 10 yıllık peynircim hep ondan alırım
  • ........

Ağlamak istiyorum!!!!

Sonunda partiden son ayrılanlardan ve en çok peynir yiyenlerden biri oluyorum.

Yapmayın şöyle partiler, yaparsanız da elalemin çantasını rahat bırakın. Ama peynir güzeldi şimdi doğruya doğru!