16.4.13

Kilo Veremiyorsanız Ülke Değiştirin

Görsel Nijeryalı ressam Chike Onuorah'nın sitesinden
Aslında başından anlamam gerekirdi, sabahları koşuya çıktığımda tüm gelen geçenin hayretle bakmasından -hatta bir defasında yolunda giden bir bisikletli az daha hendeğe düşüyordu-, sitenin köşesindeki ağacın altında sepet ören yaşlı adamın üzüntüyle kafasını sallamasından, kapıda bekleyen güvenlik görevlilerinin hem çıkışta hem de girişte “vah vah aklı noksansa demek” bakışlarından, Vida’nın bıkmadan her gün “niye koştuğunu anlayamıyorum” demesinden.

Gana’da yaşıyorduk ve ben o baharatlı kelewelelerden, taze fıstıklardan, biber çorbalarından, bunların yanında mis gibi giden Star biralarından kilo almamak için her gün spor yapıyordum. (yapmak zorunda kalıyordum)

Sonra İstanbul seyahatlarimden biri için havaalanında pasaport kontrolünden geçerken, polis pasaportumu ve biniş kartımı kafama fırlattı. Pasaport kafama çarpıp bir yere, biniş kartı da aksi yöne uçup kondu. Ben süklüm püklüm evraklarımı toplarken “surata da bak! yanakları içine çökmüş, mahvetmiş kendini” dediğini duyar gibi oldum. 

Aynı seyahatin dönüşünde, Vida beni görür görmez yüzü aydınlanıp da “oh ya ne güzel şişko olmuşsun, kadına benzemişsin” deyince meseleye uyandım. Evet, tabii ki annem, Afrika’da yaşayan kızını bakıma almıştı, elleriyle beslemiş, en sevdiğim yemekleri yapmış ve benim koşa koşa içlerini boşalttığım yanakları itinayla doldurmuştu. Ve Gana’da herkesin benimle derdi buydu, çünkü tombul seviyorlardı. 

Bu aydınlanmanın üzerine batı Afrikalı arkadaşlarımla uzun anketler yaptım; Afrikalılar kadın olsun erkek olsun balıketli insan beğeniyorlardı. Evlenecek çiftten birinin zayıf olması, diğer ailenin nişanı atması için geçerli bir sebepti. Evlenip de kilo veren bir kadının ailesi, kocasını “kadına iyi bakmamakla” suçlayabiliyordu. Kilo alan kadına ise “evinde iyi bakıldığı” iltifatları yapılıyordu. İnsanlar ona saygı duyuyordu. Şişman olmak toplumsal statü ve zenginlik göstergesiydi.  Bunun için ameliyatla popolarını doldurtanlar olduğu gibi daha kolay ve daha eğlenceli bir metodla kendilerini karşı cinse çekici göstermeye çalışanlar çoğunluktaydı. Yemek yiyerek! 

Nijerya’da “şişmanlatma odaları” adlı güzellik enstitüleri vardı. Özellikle varlıklı ailelerin kızları kendilerine uygun koca adayları bulabilmeleri için, veya evlenecek kadınlar düğünlerinde güzel görünmek için bir süreliğine bu enstitülere gönderiliyorlardı. Almak istedikleri kiloya göre birkaç ay burada kalıyorlar, daha fazla yemek yiyebilmeleri için midelerinin kapasitesini artıracak yöntemlerle, sadece yüksek kalorili şeyler yiyerek ve bol bol uyuyarak, vücudun esnemesini sağlayacak özel teknikli masajlar ve bitkisel yağlar uygulanarak kilo alıyorlardı. Cennet böyle bir yer olsa gerek! Yemek yiyor, uyuyorsunuz ve biri size masaj yapıyor!

Şişmanlama odalarının sağlık üzerindeki etkilerini sayfalarca tartışabiliriz. Ama gelenek deyince akan suların durduğu bir bölgede insanlara sağlık endişelerimizi kabul ettirmemiz zor olabilir. Durum böyle olunca haliyle her sabah, tropik sıcakta, dili bir karış dışarıda haldır haldır koşan “obruni”* kadın deli olmalıydı. İşte bunun için gelip geçenlerin acıyan bakışlarına maruz kalması, kafasına pasaportunu yemesi olağan durumlardı.

Şimdi yaz da geliyor, herkes o “en son 5 kiloyu” vermeyi kafasına taktı ya, işte ben diyorum ki veremezseniz de üzülmeyin, ülke değiştirin, yazı Afrika’nın batısında geçirin, bakın kendinizi nasıl iyi hissedeceksiniz. 

*obruni Gana dilinde “Afrikalı olmayan yabancı” demek