18.3.11

Yalan Rüzgari Külliyen Yalan

evim guzel evim senden baska yeri
neyleyim
Biz küçükkene TV’de yalan rüzgarı vardı hani (belki hala da vardır bilmiyorum o diziler genelde hortlayıp 8 nesil falan sürüyor).Işte orada da insanların bir kısmısı sürekli bir otel süitinde yaşıyordu ekmek elden su gölden,yatak bile toplamadan sadece ellerinde kristal viski kadehleriyle mütemadiyen birbirlerine sırtlarını döne döne falan. Işte o günlerden kafamda yer etmiş olmalı ki ben sanıyorum otelde yaşarsan böyle hiç iş görmeden ellerinin manikürü bozulmadan mutlu mutlu yaşayıp gidersin. Ne var ki diyorum ben yaşarım otelde hiç de sıkılmam kendi eşyamı falan da istemem benimserim yani nolucak.
Büyük laf etmeyeceksin arkadaşım bunu bilir bunu söylerim. Ben
ne zaman çok büyük laf etsem tam göbeğine düştüm ettiğim lafın. En uzunu 8 ay olmak üzere her taşınmada en az 3 ay otel köşelerinde sefil olan bir insanım ben artık.
Otel suitleri de öyle kesme kristal bardakta viskileri götür,
pasaklı necmiyeler gibi yatağını da toplama hatta yere düşen elbiseni bile kendin asma tadında değil gerçek hayatta. Heee tabii Plaza Athénée’de falan yaşarsanız 8 ay öyledir belki de o kadar paranız varsa beni de evlat edinsenize ben hacı.


Ilk suit tecrübem Isviçre’de beyaz lake mobilyalarla kaplı bir apart oteldeydi. Mobilyalar o kadar parlıyordu ki odanın içinde gözlükle dolaşmak gerekiyordu bazı bazı. Sonra Fildişi Sahili’ne taşındık dediler ki rezervasyonunuzu merkezde 5 yıldızlı bir otele yaptırdık. Hemen fırt internete bağlandım baktım yüzme havuzu, tenis kortu, fitness salonu, 3 farklı restaurant oh yeah baby. Havuzda döner döner yanarım. Abidjan’a bir akşam vakti vardık, karşılayan görevli bizi otele getirdi o ne be tek katlı bir bina, odaya gitmek için çalıları yara yara ilerlemek gerekiyor, duş kapanmıyor sürekli tıp tıp damlıyor. Bütün gece o çalıların arasından timsah da çıkabilir kobra yılanı da diye tek sözüm kapıda öbürü de pencerede yattım sabah kalktığımda Zekeriya Beyaz’a benziyordum. Meğer şehrin merkezi güvenli değil diye bizi şehir dışında bir pansiyona getirmişler. Yerim güvensizliği dedim ben silah sesine kalasnikoftan korkmadğm yğlandan korktugum kadar. Hemen otele taşındık ertesi gün ama tabii herkes kalaşnikoflar ve yılanlar karşılaştırmasında benimle aynı fikirde değildi sanırım ki otelde tek müşteriler bizdik. Ve günde birkaç defa yemek sırasında açık olan ve de yola en yakın olan restoranda yemek yerken camın önünden vızırt diye mermiler geçiyordu. Kanıksıyor insan bir süre sonra “aaaa mermi geçti yine kaç oldu bugün? ekmeği uzatır mısın canım” diyor. Tabii müşteri olmadığı için havuzun da içi boştu, fitness salonu da kapalıydı, internet cafede de bağlantının dakikasi 20 dolardı. Otel odamda geçen durgun hayatımın dakikası 20 dolardan paylaşmaya değmeyeceğini düşündüm ve bağlanmadim.
Sonra 8 aylık Dakar otel maceralarım başladı ki işte havlu attığım dönem de budur otel motel görmek istemiyorum ben banyo kilimimi bile özledim diye böğürerek. Bir kere arkadaşlar 5 yıldızlı otellerin siz odanızda yokken nasıl temizlendiğini 8 ay boyunca yakınen gördüm aman diyim devamını demiyim ki turizm sektörüne bir darbe indirmeyim şu kriz ortamında. Bir de hergün hergün restoran yemeği yemekten gut oluyorduk neredeyse biraz yırtık birisi olsam odaya tüp sokup kapuska falan yapacaktım. Odaların nasıl temizlendiğini gördüğüm için yatağımızı kimselere elletmemeye başladım,
hemen kendimize carşaf takımları yastıklar aldım onları da küvette çitileye çitileye yıkayıp kendi yatağımızı kendim yaptım. Manikürüm bozulmadan yatak bile toplamadan yaşayacaktım ben di mi külliyen yalan. En azından orada havuz falan açıktı bak hakkını yemiyim klor manyağı oldum 8 ay boyunca.
Artık cımbızım falan da dahil bütün varıma yoğuma günlük methiyeler düzdüğüm dönemin sonunda
Accra’ya taşındık ama eşyalarımıza kavuşmamız 4 ay sürdüğü için bu defa da orada 4 aylık bir otel maceram başladı. Otel yine 5 yıldızlı rica ederim. Kendi bungalowumuzda kalıyoruz havuz mavuz yerinde 2 ayrı restoran da çalışıyor ama artık ben sulu sulu ev yemeği diye ölmüşüm sen bana 3 öğün Michelin yıldızlı şef getirsen adamın önlüğünü paralıyacak haldeyim. Oda bungalow ya kendi minik
mutfağı buzdolabı var. Ilk girişte hemen buzdolabını boşalttırdık biz 4 ay kalıyoruz mini bardan birşey istemiyoruz dedik ben hemen ne bulduysam doldurdum buzdolabını. Fakat hergün aynı saatte aynı görevli geliyor ve mini bardan birşey tükettiniz mi diyor. Ilk günler sabırla tekrarlıyordum mini bar boş, biz burada 4 ay kalacağız hergün gelmenize gerek yok diye. Fakat ertesi gün herşey yeniden
başlıyor 50 first dates filmindeki gibi aynı kadın gelip mini bardan birşey tükettiniz mi diyor ben hayır diyorum o gelip buzdolabını açıyor tek tek herşeyi çıkarıp bu otelin mi sizin mi diye sorup not tutuyor. 1 haftanın sonunda elimde salatalık turşusuyla otelin bahçesinde kovaladım kadını. Ertesi gün ne oldu dersiniz? Aynı kadın yine gelip mini bardan birşey tükettiniz mi dedi !

1 comment:

  1. Ya bu hikâyeler yikiliyor, beni de gülmekten yerlere yikiyor. Yalan Rüzgâri bu arada hala devam, o diil Cesur ve Güzel bile hala var. Brooke'la Ritch yine ayrilar ama... :)

    ReplyDelete