11.2.15

Gerçek İnsanlar, Gerçek Hikayeleri

Ukraynaca öğretmenin Taissa’nın büyük halası, 2.dünya savaşı’nda Lviv nazi işgalindeyken, bir nazi subayının evinde hizmet etmesi için Berlin’e gönderilmiş. Lviv’de 2 küçük çocuğu, cephede - ablası ölünce yerine evlendirildiği eski eniştesi, yeni - kocası var. Berlin’in bombalandığı bir gece, hizmetçilik yaptığı subayın evi yıkılıyor, fırsat bu fırsat diyerek kaçıyor, herkes bombalamada öldüğünü sanıyor. O karmaşada saklanıp hayatta kalmaya çalışırken br Rus askerine aşık oluyor. Savaş bittiğinde, bir nazi subayının yanında çalışmış olduğu için bu defa Sovyetlere ait olan şehrine geri dönemiyor, Rus asker de sevgilisini bırakmıyor, türlü maceralarla Amerika’ya yerleşiyorlar. 80’lere kadar korktuğu için ailesine hayatta olduğunu haber veremiyor. 80’lerin başında bir cesaretle erkek kardeşine yazdığı mektup, Sovyetler Birliği’nde devlet memuru olarak çalışan kardeşinin işten atılmasına yol açıyor. Ukrayna bağımsızlığını kazanınca ilk defa ülkesine dönüyor, bıraktığı çocuklarıyla kavuşuyor.

Olga’nın sürgündeki amcası artık 90 yaşında, son arzum memleketimi Kırım’ı bir kez daha görüp öyle ölmek diye tutturuyor, vazgeçiremiyorlar. Maidan ayaklanması başlamadan hemen önce ömrü boyunca beklediği seyahati gerçekleştiriyor. Sonra Rusya Kırım’ı kendine katıyor, amca hala Kırım’da, ailesinden uzakta mahsur kalıyor, üzgün değilmiş, memleketime gömüleceğim diyor.

Spor eğitmenimin Alexiy’nin anneannesi Bolşoy baleriniymiş, Ukraynalı bir gence aşık olup Ukrayna devlet balesine katılıyor, Lviv’e yerleşiyorlar, burada onlarca balet-balerin yetiştiriyor, yetiştirdiklerinden biri kendi torunu, Alexiy. Tüm öğrencileriyle hep Rusça konuşuyor, hiçbir sorun yaşamıyorlar, ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala onu anan, ailesini ziyaret eden öğrencileri var. Alexiy, devlet opera balesindeki işini bırakıp yeni bir fitness salonunda spor hocalığı yapmaya başlıyor, çünkü böyle daha çok para kazanıyor.

D’nin ekibindeki gençlerden biri olan Sasha’nın teyzesi Maria, ailesine bakabilmek için İtalya’da bir iş buluyor, yaşlı bir kadının bakıcılığını yapacak, Ukraynaca’dan başka dil konuşamıyor, ama asıl mesleği hemşirelik olan bu kadın yine de yola çıkıyor. Talihsizlik ya daha işe başladığı ilk gece, yaşlı kadın ölüveriyor. Hiçbir dil konuşamayan, yabancı bir ülkede yapayalnız olan Maria, bakıcılığını üstlendiği kadının ailesinin bıraktığı numarayı arayıp panikle derdini anlatmaya çalışıyor. Ukraynaca söylediklerinden hiçbir şey anlamayan aile telefonu kapatıyor. Bunun üzerine Maria tekrar aynı numarayı arıyor ve bu defa herhangi bir yabancı dilde bildiği tek cümleyi söylüyor: “hitler kaput”. Aile 10 dakika içinde evde oluyor.

Irina’nın babaannesi, Rus asıllı. Rus ordusunda görev yapıyor, savaşta ilk kocasını, savaş koşullarında da tek çocuğunu hastalıktan kaybediyor. Lviv’e göçüyor, burada kendine yeni bir hayat kuruyor, 2.kocasını da erken yaşta kaybediyor, bütün hayatı boyunca hep çalışıyor, haftaiçleri ayrı haftasonları ayrı işlerde… Tüm parasını biriktiriyor, savaş görmüş, kıtlık görmüş yaşlı kadın, biriktirdiği tüm parayı alıp bir tür devlet tahviline yatırıyor, sonra bir gün bir anda Sovyetler Birliği çöküyor ve bütün bir hayatın birikimi olan devlet tahvilleri peçeteye dönüyor. Yaşlı kadın aklını yitiriyor, ömrünün sonuna kadar sokaklarda dileniyor.

Yuri aslında psikiyatr, Kanada’ya göç etmiş, diploması kabul edilmeyince masör olmuş. Babası hastalanınca Lviv’e geri dönüyor. Sabahları devlet hastanesinde savaştan dönen askerleri tedavi etmeye çalışıyor, öğleden sonraları masörlük yapıyor. 


Ukraynadakiler şöyle, Ukraynadakiler böyle diye uzaktan ve tanımadan büyük büyük konuşuyoruz ya hani hepimiz, gerçek insanlar ve zorlu hikayeler var burada da, dünyanın her yerinde olduğu gibi. Bilin istedim.   

No comments:

Post a Comment