20.6.11

Evim Güzel Evim...de hangisi?

Gelenler biliyor Paristeki evimizi o kadar çok seviyorum ki bazen alışverişe çıkmak zorunda kalınca bile nefret doluyorum. Beni bu evde unutsalar ömür boyu manyak bir hayalet gibi yaşar giderim ki garantisi yok öbür dünyadan da hortlayıp buraya kaçabilirim.
Uzun lafın kısası vakit gelip de buradan taşınmamız gerekince bir hayli kan, gözyaşı ve drama yaşanacak, kendimi şömineye bağlayabilirim green peace eylemcisi gibi.
Tabii her taşınmada böyle aşkla bağlanılacak ev bulunmuyor. Tasınmaların en karın ağrılı kısmı da zaten bu ev bulma/bakma/derdini anlatma kısmı.

Isviçre'de bir evi bin kişi beğeniyor 1 kişi alıyor. Yeminle ev sahibinin kızını evinden daha kolay alırsınız. Evler zaten kutu kadar bir de üstüne öyle pahalı ki kiralık mı satılık mı bir durup düşünüyor insan. Bir de üstüne içine 2 kişi aynı anda sığamayacağınız için evde aile üyeleriyle nöbetleşe vakit geçirebileceğiniz ev için sıraya yazılıyorsunuz, evsahibiyle mülakata giriyorsunuz, valla billa kirayı ödeyeceğinize dair garantilerinizi gösterip evsahibinin seçimini yapmasını bekliyorsunuz. Biz evi almak için türlü maymunluk yaptığımız evsahibimiz Mösyö Horisberger'e (kendisi çok çocuk sevdiği için evi mini mini yavrularla dolduracağımıza söz verip evi öyle almıştık neyseki 1 yıl sonra tayinimiz çıktı da nerde benim yavrularım diye evi basmadı) hala her noelde kart atıyoruz ki olur da yolumuz tekrar Isviçre'ye dönerse sıradaki diğer rakiplere fark atalım.

Afrika'da ev aramak için ise benim tek bir kıstasım vardı, kaç oda kaç salon umrumda değil yeter ki bahçesi olmasın. Daha önce demiştim aslandan, kaplandan, köpek balığından değil ama yılandan bildiğin tırsarım. Onun için de en azından karşılaşma riskimizi aza indirelim. Millet Afrika'da kocaman kolonyel tarz evlere çoluk çombalak, köpek, papağan yerleşiyor. aman benden uzak olsun. Ve fakat tabii ki Afrikalı emlakçılar bu çok açık durumu anlamamakta ısrar ediyor. Hergün ev geziyoruz hepsinde bahçe maşallah küçük bir kakao plantasyonu büyüklüğünde, içinde kafana yerli yersiz hindistan cevizi düşüren ağaçlar falan, deli miyim abi ben o ağaçlardan eve kıvrıla büküle ne mambalar düşer. Tuvaletten falan çıkar mazallah. Yok kalsın. Her yaprak hışırtısında kelime-i şahadet getireceksem ne anladım ben o evden.

Neyse sonunda Fildişi Sahili'nde de Gana'da da 3.katta apartman daireleri buldum. Senegal'i hiç anlatmıyorum o ayrı bir hikaye. Söyle söyliyim oradaki durumum öyle içler acısıydı ki yılan gündelik problemlerim arasında en son sırayı bile doldurmuyordu.

Aranızda emlakçı olan varsa alınmasın bozulmasın ama en kolay anlaşılabilen meslek grubu değilsiniz. Her ülkede böyle bir elindeki evi kakalama durumlari falan. Sen 3 odalı ev arıyorsun onlar sana 8 odalı ev gösteriyor. Catı katı deyince bahçe, site içinde deyince şehir dışında müstakil. Garajlı deyince yokus tepesi ve çıkmaz yolun ucu. Bir de üstüne ısrar kıyamet ama bu evi tutun çok mutlu olacaksınız diye inatlaşmalar. Ayyyyy bak yazarken bile geldiler bitiremeyecegim yazıyı

No comments:

Post a Comment