15.6.11

Cam Kenarından Nefret Ederim Cünkü...

Uçaklarda yanına sürekli cool insanlar düşenlerdenseniz size kılım haberiniz olsun. Benim yanıma mütemadiyen ekmek arası sarımsak koyup yiyenler, çocuğunu ziyaret etmek için ilk defa yurtdışına çıkan ve uçaktan korkan teyzeler, oturur oturmaz anırarak horlayıp uyuyanlar, sarhoşlar düşer.

Istanbul'a uçarken de henüz boarding salonunda 250 kg ve tekerlekli sandalye ile uçağa bindirilen teyzeyi görünce benim yanıma oturacağını biliyordum çünkü yerim maalesef cam kenarındaydı.

Uçağa binince kör talihimle nasıl da iyi tanıştığımızı görüp kendimle gurur duydum çünkü evet 250 kg'luk teyze benim sıramda ve koridor koltuğunda oturuyordu. Ve 3 kisinin yardimiyla oturdugu yerinden kalkıp bana yer vermesi imkansızdı dolayısıyla yolculuğa teyzenin kucağına oturmak suretiyle yerime geçerek başladım.

Bu kucak kucağa samimiyet sadece başlangıçtı çünkü teyze Sili'den Istanbul'a uçuyordu ve de sadece Ispanyolca konuşuyordu ama benim Ispanyolca anlamamama aldırmadan sadece ve durmaksizin konuşmak istiyordu.

Teyzenin güvenliğini sağlayacak büyüklükte emniyet kemerini oluşturmak için benim hosteslerden yardım istemem ve ev ekonomisi derslerinde okutulacak bir yap boz taktigiyle kemerleri eklememizle ilerleyen tek taraflı samimiyet, benim gibi Ispanyolca bilmeyen hostesle beraber teyzeye gelen seslerin uçağın hidroliğinden olduğu ve korkmasına gerek olmadığını tuhaf işaret dilleriyle anlatmamız üzerine saçma bir hal alarak perçinlendi. Işte bu benim bittiğim andı.

O andan itibaren teyze bana durmaksızın, şili'deki hayatını anlattı. Tek tek tüm aile üyelerinin resimlerini gösterdi -ki kalabalik bir aileler. Muhtemelen kurnaz bir Türk girişimcisi tarafından dolandırıldığından habersiz Istanbul'da dahil olduğu kardeşlik tarikatına beni de üye yapmaya çalıştı. Bana şarkılar söyledi, anlamadığım dildeki o şarkılara eşlik etmemi istedi, söylemiyorsan da o zaman el çırp dedi. Bir noktada sanırım bayılmak ya da alternatif olarak plastik çay kaşığıyla uçağı Sofya'ya indirmek üzere kaçırma planları yapıyor olmalıyim ki rengim kül gibi olmuş makyaj çantasını çıkarıp bana makyaj yaptı! Kafam kadar büyük bir pudra fırçasıyla gırtlağıma kadar talk pudrası sürerken itiraz ediyordum ama bir an gözüme pudra kaçmış olmalı ve o gaflet anıyla gözümü kırpmamı fırsat bilen teyze ta böğrüme ve burun deliklerime kadar bir parfüm  fışkırttı!

Bütün bu işkence bitip uçak yere indiğinde tabii ki ben pencere kenarında mahsurdum ve teyze bileğimi elektronik pranga gibi kavramış bana "sen bekle sonra beraber ineriz" derken uçaktan inebilen  şanslı yolculara yavru köpek bakışları atıyordum ama hainler sadece kendilerini kurtarıyorlardı.

Işte o anda can havliyle -çünkü biraz daha beklersem teyzenin bizim eve geleceğinden korkmaya başlamıştım-bir deli kuvveti geldi ve teyzenin bildiğiniz dizlerine basıp zıplayarak uçaktan koşarak uzaklaştım. 
Beni almak için bekleyen annem, babam ve birader beyi gördüğümde bile durmadım ve "çabuk olun hemen kaçmalıyız arabada öpüsürüz vaktimiz yok pesimdeler" diye onları da önüme katıp kaçtım. 
Onun dışında da tatil süper geçti valla işte nolsun. Teyzenin resmi yok onun yerine size bir tatil fotosu.                                              

No comments:

Post a Comment