12.5.11

Bella Italia

Cinque Terre’den acaip Ayse Arman yazısı çıkar. « D » ve ben via dell’amore (ask yolu)nda elele günesin batısını seyrettik, aksam sahane deniz ürünlerinden sonra prosecco’muzu alıp odamızın terasından köyün yanıp sönen ısıklarını ve denizin pırıltısını izledik vs vs gibi.
Ben tabii ki öyle yazmayacagım !
En sevdigi ata sporu serbest stilde toto büyütme olan biri için birbirine sadece daglardaki keçi patikalari, ya da tren veya tekneyle baglı olan köyleri gezme tatilinin ilk zorlugu nerede baslar? Tabii ki trenden ineriz, otel tepenin yamacında renkli renkli çok güzel görünmektedir ama otele giden yok yoktur ve bu köyde araba-taksi de çalısmaz. Bilenler bilir ben hiçbir tatile tek çift ayakkabıyla giden biri olamadım. Ayagımda boyumu normal insan boyutlarına getiren dev platform espadrillerim (ki 1 gün once Cenova’da bu ayakkabılarla 4 ayak üstüne yere yapıstım karizma yerle bir oldu), elimde bütün ayakkabılarımı sıgdırdıgım kendimden büyük bavulum, hava 28° ve otele varmak için patika bir dag yolunu tırmanmamız gerekiyor. Bavulu ben 2 adım yukarı, bavul beni 3 adım geri çeke çeke 45 dakika sonunda tırmanısı tamamlamak üzereyken arkamızdan “attenzione!! attenzione!!” diye
birileri bagırıyor ama tabii ki üstümûze alınmıyoruz. Alınsaymısız iyi olurmus çünkü köyde bisiklet yarısı varmıs ve bir anda etrafımızdan vızır vızır dag bisikletleri ve renkli taytlarıyla yarısçılar geçmeye baslıyor. Tabii ki küçük bir kaos yaratıyoruz, yarisin sonucunu derinden etkiliyoruz kisacasi yarisin içine ediyoruz ve köyde ilk günden sanımız yürüyor.
Sonunda saç bas bir yerde otele vardıgımızda havuz kenarında yapılmakta olan dügünü de dagıtıyoruz
neredeyse tırmanmaktan tarzan ve jane’e benzeyen kılıgımız ve toz topraga bulanmis bavullarimizla.
Cinque Terre adı üstünde denize dimdik inen falezlere yuvalanmıs 5 tane rengarenk köy. Iri yarı sportif Almanlarla Hollandalılar keçiler gibi daglara tırmanıp köylerin arasında km.lerce yürüyorlar. Teknenin güvertesinde sarabınızı içe içe de köyden köye gezmeye gidebilirsiniz ama gururuma laf yedirecek degilim, buraya kadar geldik yürüyecegiz.
Otelin Italyan aksanını bilerek abartan (gözünde de rimel vardi ayrica eminim) müdürü "size sahane bir patika önerecegim"diyor. "Bütün turistlerin arsınladıgı patikalardan farklı, baslangıçta bir 15
dakika tırmanmanız gerekecek ama tepeye geldikten sonra falezlerin üstünden dümdüz en son köye kadar yürüyeceksiniz, manzara çok romantiktir." Bu gazla yola çıkıyoruz tabii. Sorun su ki adamın 15 dakika tırmanacaksınız dedigi yere biz 1 saat 45 dakika oluyor hala tırmanıyoruz ve sonu görünmüyor. “D” pragmatik, insanlara güvenen, haritalara falan da güvenen bir Isviçreli tabii. Elinde adamın verdigi harita tırman babam tırman. Bilmiyor ki güneyli ülkelerin haritalarına ve yerel halkına yol göstermek
konusunda güvenmemek lazım. Adamı muhtemelen annesi bu tepedeki kiliseye tırmanırken dogurmus, sen emekleye koyul ayin bitince ben seni yakalarım demis. Adam dogdugundan beri burayı tırmandıgı için ona 15 dak.ika. Biz 2 saat 15 dakikadır tırmana tırmana ancak kiliseye vardık ki adamin 15 dakika sonra diye sattigi yolun baslayacagı il telegrifo hala 6 km yokus yukarıda. Dedik
ki kendimiz de turistiz  nedir yani bu aman turistlerden kaçalım artistligi, pasa pasa onların yürüdügü yollarda yürüyelim vardir bir bildikleri. Geri döndük sonraki 4 gün turist keçi patikalarında tırmana
yuvarlana mutlu mutlu yürüdük. Zaten aksanı abartan müdür de italyan taklidi yapan fransız çktı.
Bunun dısında da valla söylemesi ayiptir bir yedim bir yedim ki cidden söylemiyim yani. Deniz ürünleri, balıklar çok güzel, saraplar harika, deniz nefis, köyler ve tombul kısa boylu yaslı köylü teyzeler çok sevimli. Tabii ki Italyan trenleri ve tekneleri zamanında kalkmıyor. Ama yine gelecek ben.Buyurun bunlar da resimler:

Yarın :
Italya, Italyanlar ve turistler hakkında paha biçilemez degerli, bilimsel sosyolojik gözlemlerim
















No comments:

Post a Comment