15.10.12

Sonbaharda Paris


Sonbaharda Paris, sararır, güzelleşir, yumuşar, kendine gelir.

turist kalabalıkları ülkelerine döner, onlardan boşalan yolları tatilden dönen, dinlenmiş, yanık tenli, şık parizyenler doldurur.

herkes kitaplarını alır, kış boyunca uzun uzun kaybolacak güneşin son günlerinin tadını çıkarmak için öğleden sonralarını Jardin du Luxembourg’a, Tuilleries’ye ve diğer her daim çiçekli parklara ayırır.

arabalar, vespalar, “velibler” (bisikletler) caddelere döner, korna sesleri, arada karşılıklı yükselen sinirli ama bağırırken bile birbirine “siz” diye hitap eden sesler duyulur.

okullar açılır, büyükannelerinin “province”deki geniş evlerinden, bahçelerinden küçücük Paris apartmanlarına döner çocuklar, babalarının ellerinden tutup sırtlarında koca çantalarıyla sabahları uykulu gözlerle okullarına gider, öğleden sonraları ise yanlarında Afrikalı bakıcılarıyla parklarda oynarlar.

tüm ağustos kapalı olan kafeler, pastaneler tekrar açılır, işe geri dönmenin huysuzluğuyla patronlar homurdanırken herkesi kıskandıracak eforsuz incecik kadınlar bir ellerinde sürekli tüten sigaraları, diğer ellerinde bol köpüklü sütlü kahveleri ile teraslara yan yana dizilir.

kasım ayı yaklaştıkça grev mevsimi yaklaşıyor demektir, yaz tatili boyunca hükümetten şikayet etmek de tatile girmiştir ama sonbaharda huzursuzlanmaya başlar çalışanlar, ve işe gitmek için -mutlaka greve girecek olan- metroları kullananlar.

restoranların hafif yaz mönüleri, av mönüleriyle yer değiştirir, kasap vitrinlerinden boylu boyunca uzanan tavşanlar üzgün gözleriyle gelip geçenleri süzer.

Aligre pazarının kapalı duran pazar tezgahları açılır, pazarcılar da tatilden dönmüştür, kırmızılar yerini turunculara, çilekler yerlerini balkabaklarına bırakır.

mantar mevsimi gelmiştir. Daha önce hiç görmediğiniz çeşit çeşit mantarlar arasından denemelik hepsinden biraz alırsınız, pazarcınız nasıl yapacağınızı da tarif eder, her mantarın yenişi ayrıdır.

bütün yaz birbirini görmeyen Faslı tezgah sahibi ile yıllardır müşterisi olan arkadaki huzur evinin sakini yaşlı parizyen madam sarılır, kucaklaşır, “sizi çok iyi gördüm Madam”, “aileniz nasıl Mösyö?”.

incecik yazlık elbiseler dolabın en ucuna atılır, trençkotlar çıkar, bir de yağmur botları...

uzun yaz akşamlarının keyifli arta kalanlarını, Seine kenraındaki pikniklerden geri kalan boş şarap şişelerini toplayan çöpçüler bu defa sarı yaprakları toplamaya başlarlar.

yazın gece 11’e kadar uzun uzun aydınlık kalan şehir hergün biraz daha erken karanlığa bırakır kendini.

opera-tiyatro sezonu açılır, sanatsever parizyenler tiyatroların önünde kuyruk olmaya başlar. Sezonun mutlaka görünmesi gereken baleleri, oyunları vardır. Erkenden bilet almak gerekir.

kuaför salonları dolar, bakımlı hoş kadınlar ve erkekler yan yana saçlarını yaptırır.

şarap bardaklarının içini taze ferahlatıcı beyaz şaraplar yerine sıcakkanlı kırmızı şaraplar doldurur.

evinizin karşısındaki parkta ağaçlar yapraklarını dökmeye başlar, yapraklardan perde kalkınca yine komşunuzun evini görmeye başlarsınız, ne gün işten geç dönmüştür, ne gün misafiri vardır bilirsiniz.

müzisyen alt komşunuz uzun tatilinden dönünce her akşamüstü 6’da piyanosundan yükselen güzelim müziği dinlemek için radyonuzun sesini kısarsınız, merdivenlerde rastlayınca “rahatsız etmeye başlayacağım sizi yine” der “rahatsızlık mı? asla! lütfen hep çalın, daha yüksek sesle çalın” dersiniz.

Portekizli apartman görevliniz Portekiz’den dönmüştür, eviniz artık daha güvendedir, bina her sabah yine mis gibi çiçek kokacaktır, postalarınız kaybolmayacaktır.

taş, eski binanız soğumuştur, kaloriferleriniz hemen yanmayacaktır, battaniyenizi salona geri taşırsınız, ah bir de şöminenizi yakabilseniz ne güzel olacaktır, onun yerine elektrikli ısıtıcıyla idare edeceksiniz.

Şömine demişken baca temizliği üçkağıdıyla evlere girmeye çalışan dolandırıcılar da işbaşı yapacaktır, kapıyı “kim o” demeden açmama mevsimi başlamıştır.

Paris her mevsim güzeldir ama sonbahar geldi mi daha da güzeldir. Paris’e en yakışan mevsim sonbahar, sonbaharı en güzel taşıyan şehir de ışıklar şehridir.

2 comments:

  1. Resmen Paris'e tasinasim geldi su yaziyi okuyunca :) birde pazarlarda dolasmak icin icim gitti desem ;)

    ReplyDelete
  2. sevgili a-h şehirleri mi değiştirsek napsak? :)

    ReplyDelete