6.7.12

Sistemli Bavul Hazirlama Yontemleri (veya Obsesif mi? Kim o?)

Şöyle bir teorim var; hayatının bir döneminde raporlu, deadline'lı, iş akış şemalı iş yapmış insanlar çalışmadıkları zaman da sürekli rapor, excel sheet, to do list yaparak yaşıyorlar ya da bir diğer açıklama şu olabilir; ben deliyim! Çünkü benim bavul hazırlamak için excel sheetlerim var. Hangi elbiseyle hangi ayakkabı gider, hangi pantalona hangi kemer uyar sort ettin mi al sana tatiline göre hazır bavul. Tabii bu boş bavulla geziyoruz anlamına gelmiyor çünkü listedekiler "ve diğerleri" elementlerini unutmamak lazım. O "ve diğerleri" yola çıkmadan 10 dakika önce bavula sızıyorlar. CERN artik yillardir aradigi parcacigi bulduguna gore isleri kalmadiysa su bavul hazirlama sorunsalina bir el atsalar ne kadar hayir duasi alirlar haberleri yok.
Evet ben yine bavul hazırlıyorum. 2 hafta yokum bilin de sonra vay neden yazmadın diye kızmayın. (size de selam verdik borçlu çıktık, 9-17 mesaisi gibi bloğu aktif tutmazsam hemen bağırıyorsunuz). Krizdeki Avrupa ülkelerine karınca kararınca yardımımız dokunsun sosyal sorumluluk projesi içerikli tatil planları konseptimizin yaz ayağı için güney İtalya'ya yolcuyuz. Bilenler bilir proje kapsamında Portekiz, Yunanistan, İspanya ve İrlanda turlarımızı kendimizce başarıyla tamamlamıştık. Hatta Amerikan ekonomisine katkımızı da Hawaii'de yapmıştık. Fransa'ya zaten hergün bayram. Ciddiyim ben krizde olan ülkelere çok üzülüyorum. Kendi payımıza düşen krizi 2001'de Türkiye'de aldığımızdan olabilir, bu ülkelere ciddi sempatim var. Evladım biz zamanında elimizde ekmek karnesi kuyrukta beklemezdik ama giriş kartımız turnikeyi açarsa gece habersiz işten çıkarılmamışızdır diye pıt pıt kalp çarpıntısıyla şirketin kapısına gelirdik, her sabah ve her sabah, elm sokağı kabusu türkçe versiyonu....Yani tamamen empati yaptigim icin tatile gidiyorum, gidecegimiz bolgenin primitivo'nun ana vatani olmasinin secimimizle hic hic hic alakasi yok, bir nevi bonus.
Kendi bavulumu hep kendim yaparım ama bir takım istisnai durumlar da olmuş ve o durumlarda en uygunsuz kılıklarla en uygunsuz yerlerde kaldığım da olmuştur. Örneğin Fildişi Sahili'nden sırt çantamda epilasyon cihazım, parfümüm ve düğün dvd'lerimle kaçıp canımı kurtarırken (uzun hikaye daha önce okumayan buradan okuyabilir), yanıma işe yarar bir tane bile birşey almadığım için, Fildişili şoförümüz Faustain benim için bir bavul hazırlamıştı. Kasım ayında kendimi Paris'te yere kadar uzun tuvalet, altı başka üstü başka bikini, topuklu açık kırmızı ayakkabılarla bulmuştum. Bir çift çorap, bir kot, bir kazak? I-ıh yok! Savastan kacmis gelmis birileri icin haliyle tuhaf kiliklar.
Aynı hataya Gana'da da 2 kere düştüm. Spor sonrası beklenmedik bir yere davet edildim. Eve gidip vakit kaybedeceğime duşumu spor salonunda alırım o arada da İsaac eve gider, Vida da ona kıyafetlerimi hazırlar verir ben de burada giyinirim diye gayet mantıklı bir çözüm buldum. İlk denemede gayet gayri resmi bir sabah kahvesi davetinde ben gümüş payetli bir parti elbisesi (ayağımda spor ayakkabılar) ile kalakaldım, ikincisinde de gayet resmi bir dernek toplantısında kırmızı mini pilili tenis eteğimle... İsaac ve Vida kafa kafaya verip, dolabımın önünde kırmızının bana yakıştığına ve bir kadının her daim pullu payetli ışıl ışıl olması gerektiğine karar vermişler!!!
Onun için deli olabilirim, obsesif kompulsif de olabilirim ama excel sheet'lerimden şaşmam (fakat acaba yanıma pullu elbiseyi alsam mı ki ne olur ne olmaz?)

No comments:

Post a Comment