25.11.10

HEY TAKSI

Paris taksi sehri degil. Ayaklarin patlayana kadar yürüme sehri. (bkz. Fransizlar bu kadar tereyagi yemege nasil zayif kalabiliyorlar geyigi). Ama ben Fransiz degilim, yoruluyorum, ayrica croissantlari da biraz abartirsam kilo da aliyorum. Bugün taksiye bindim. Taxi parisien’lerin büyük cogunlugu gibi benim taksinin de soförü Afrikaliydi. Konustuk Mali’denmis. Kan cekiyor beni böyle durumlarda pek muhabbet ediyorum. « Madame aksaniniz cok komik » dedi bana cok cok agir bir Mali aksaniyla. Gülmekten taksiden düsüyordum.
Benim kisisel Afrika serüvenim taksi hikayeleriyle dolu. Elbetteki çogunlugu çok çok eski otomobiller ve çogunun soförünün ehliyeti pek süpheli. Her 4 tekerlegi de ayri olan taksiden, yolumuzda giderken aniden ihtiyac molasi veren taksi soförüne kadar malzeme var elimde. Bir tanesi sol seritte kaptirmis giderken aniden motoru durmustu. Son nefesimi veriyorum sanmistim.  Amerikali bir arkadasim giyinip kusanmis önemli bir is toplantisina giderken bindigi takside emniyet kemerini takma hatasini yapmisti (nedense!!). Taksiden indiginde bembeyaz gömleginde bastan basa emniyet kemeri izi vardi.

Ama asil serüven istisnasiz her taksicinin abartilmis çizgi roman karakterleri gibi olması. Bu kismi gayet siyaseten dogrucu yazdigimi da ayrica belirtmek isterim. Yoksa pek çok taksi yolculugumun sonunda taksi soförünü “sevimli çizgi film karakteri”nden biraz daha az kibar sifatlarla andigim oldu tabii. Bir kisminda bu anmalar yüksek sesle ve karsilikli olarak farklı dillerde – bir kisminda benim sinirden aglamalarimla da süslenerek – drama kivaminda yasandi. Ornegin Dakar’da istisnasiz bütün taksi soförleri ilk pazarlik fiyatina tamam dedikleri halde yola çiktiktan birkaç km sonra tercihen de bos taksi bulunmayacak sapa bir yerde bir anda “fiyat degişti şimdi 2 katini istiyorum” oyununu oynarlar. Zamanla karsit oyunlar olusturuyor  tabii insan. Ben bazen “tamam indir ama hiç para vermem” diye rest çekiyordum. Bazen de daha yaratici davranip, “D”yi  arayip telefonun ucunda üst düzey bir polis memuru varmis gibi davranip “memur bey bir daha olursa sizi aramami söylemistiniz su anda bir taksideyim ve taksi soförü beni kaziklamaya çalisiyor telefonu size veriyorum derdini size anlatsin” oyununu oynuyordum. Bu oyun çogunlukla en etkilisi oluyordu. Çünkü taksi soförü emin olamasa da yine de tuhaf aksanli beyaz kadinin kimbilir kimin nesi olacagindan korkup ilk fiyattan indirim bile veriyordu. Yalniz bir defa sabrimin son damlalarini da tüketmis olmaliyim ki nasil bagirdiysam olayi takip eden hafta boyunca sesim cikmadi. Dogru hatirliyorsam “D” cok da sikayetci olmamisti.

Ah tabii ben söylemedim ama siz anladiniz degil mi? Bati Afrika’da taksimetre yok. Ve de fiyat tarifesi diger her mal ve hizmet gibi pazarlik etme kabiliyetinize göre belirleniyor.

PS: Paris’te taksiye binerseniz 4.kisi icin taksi ücretinin üstüne 3 euro eklemeniz gerekir haberiniz olsun.
PS2:Bir de simdi aklima geldi de “hey hey hey taksi bütün islerim gitti aksi” diye bir sarki var miydi yoksa hayalgücümün bir ürünü mü?

1 comment:

  1. Öyle bir şarkı vardı ve fransızlar pek aksi sayılmaz ama taksi şoförünün senin aksanına komik demesinden daha komik bir şey olamaz :D

    Senden haber almak ne güzel :)

    Sevgiler

    ReplyDelete