13.11.12

Minyatür İnsanlarla Sosyalleşmek

resim funkiddos.com dan

Haftasonu Gent’e gittik. Gent yazısı yarın Habere Dikkat'te. Oraya kadar gitmişken de taaaa Gana’dan tanıdığım, aynı anda taşındığımız ve ev alıp oraya yerleşen İtalyan arkadaşımıza da uğrayalım dedik. Biz tanıştığımızda çocuk lafını bile duymak istemezdi. Zamanla insanların fikirleri değişiyor, anlarım, saygı duyarım, bizimki de arka arkaya 2 çocuk doğurdu. Oraya kadar gelmişken size de uğrayacağız, saat 14 gibi sizde oluruz deyince “aaa ama o zaman çocukları göremezsiniz, saat 13:45-15:30 arası uyku saatleri” dedi. Çocuk değil saatli maarif takvimi sanki! Daha iyi ortada koşup gürültü yapan minyatür insanlar olmadan seninle rahat rahat sohbet ederiz diyemedim.

Çocuklu kadınlarla çocuksuz kadınlar arasında böyle bir senkronize olamama, aynı dili konuşamama durumu var. Tanıdığım çocuklar var, tanıdığım çocuklar arasında sevdiğim çocuklar var, tanıyıp da yıldızımızın hiç barışmadığı çocuklar da var. E şimdi ben bu kızı en son 4 yıl önce görmüşüm. Çocuklarını tanımıyorum, belki anlaşamayacağız. Ne malum?

Hayır yani bence çocuk da meraktan ölmüyor ben geliyorum diye. Çocuk dediğin minyatür bir birey. Ona sordun mu bakalım Pini gelecek tanışmak, konuşmak ister misin diye? Çocuk beni ne yapsın? Aynı dili bile konuşmuyoruz. Mecburen annesi bizi biraraya getirdi diye o da belki beni sevme numarası yapacak ama içinden “kardeşim şu eve bir gün de boyu boyuma, espri anlayışı espri anlayışıma uygun insan gelsin, bu ne kazık gibi tipler gelip gidiyor” diyor. Ona göre inek sesi, kedi sesi vs çıkaran oyuncak komik mesela. Bana göre de Seinfeld komik. Şimdi biz orta noktayı nasıl bulalım? Onun günlük derdi bugün yine mi süt, yine mi ezilmiş meyve var yemekte. Benim günlük derdim ne olacak bu ekonominin hali. Otursam nasdaq da düşmüş desem o bana boş boş bakacak. O bana bıktım bu ezilmiş kabaktan valla kusmak geliyor içimden dese, ben ezilmiş kabağı 37 yıl önce yemişim en son, empati yapmama imkan yok, tadını unuttum. E o zaman ne oluyor, ben abudik gubudik sesler çıkarıyorum o da bana baka baka ağlıyor. Sevmediği zaten üstüme kusmasından belli. Pasif agresif protesto işte.

Zaten 4 yıldır görüşmemişiz, o 4 yılda arkadaşım 1.tekil şahıstan 1.çoğul şahısa geçmiş, hayali arkadaşlardan kurulu bir koloni olarak bir arada yaşıyorlar gibi “bu aralar iyi uyumuyoruz, akşamları çok uyanıyoruz, kakamız da cıvık” diye konuşmaya başlamış. O kaka detayını paylaşmazsak ben çok sevinirim ama eminim asıl çocuk da sevinir. özel hayatın gizliliği ilkesi diye birşey var sonuçta. İnsanın kakasından özel birşey de düşünemiyorum, kakası ulu orta sohbetlere meze olmuş, bence ağırına gidiyordur. Hebe gübe’den çıkıp kendini ifade edebilse belki bunu böylece söyleyecek ama o hebe gübe dedikçe etrafındakiler de anlamsız ses öbekleriyle konuştuğu için çocuğun kafa karışıyor.

Bir de bu minyatür insanların hepsi bir dönem birbirine benziyor. Türkiye’dekiler kahverengi göz kahverengi saç, işte buralardakiler de sarı kafa mavi göz. Bunların hepsinin adını aklında tut (karıştırırsan arkadaşların çok bozuluyor), zaten yeni moda isimlerin hepsi birbirine benziyor, bir de hepsinin yaşlarını da aklında tut. Bana hepsi 3 yaşında gibi görünüyor mesela. "Aaaa olur mu teyzesi biz 78 haftalığız!" Biz derken? Daha da mühimi teyze derken??? Ay hesabıyla konuştukları zaman bayağı ÖSS matematik sorusu gibi. 63 haftalık bebek ne kadarlık bebektir hadi bakalım hesapla. Şimdi bir yılda kaç hafta vardı, böl onu o rakama. Şunu normal yaşla söylesek?

O gün de işte arkadaşım illa görüşelim tanışalım diye uyuyan çocukları uyandırdı. E uyanan çocuk ne yapar? Avaz avaz ağlar. Çok normal, ben çocuğu ayıplamıyorum, beni de tanımadığım birisine göstermek için uykumun arasında uyandırsalar ben de avaz avaz ağlarım. Hatta daha kötü şeyler de yapabilirim. Uyuyan insana saygı gösterelim arkadaşım, boyutu ne olursa olsun.

Yani çocukları da bizi de birbirimizle tanıştırmak için zorlamasınlar, olmuyor. Bir takım sosyal ortamlarda karşı karşıya gelir, el sıkışır tanışırız elbet, anlaşırsak zaten o benim üstüme kusmaz ya da yüzümü görür görmez testere 5’i zorla seyrettiriyormuşuz gibi boğazını yırta yırta ağlamaz. Anlaşırsak anlarsınız anlaşamazsak da artık düğünlerinde görüşür bir altın takarız.

4 comments:

  1. ben yazmisim gibi... o kadar benzer :) bravo!

    ReplyDelete
  2. Ortak dertler ortak dillere yansiyor Dudu :) anlamiyorlar bizi :)

    ReplyDelete
  3. Super benzetmelerin var :))
    benim de anlayabildigim birsey degil bu davranislar, annelik hormonu ile ilgili olsa gerek, tabii "bakin ben ne sahane birsey yaptim" diye ovunme sacmaligi da olabilir, sanki dunyanin geri kalani cocuk dogurmuyormus gibi ;)

    ReplyDelete
    Replies
    1. kesinlikle hormonlar olmalı, çünkü o hormonlar bazen geçici körlük de yaratıyor bence, bazılarının pek de "bakın ben yaptım ne de güzel oldu" tipi yok çünkü :)))))

      Delete