11.9.12

Üzümün Çöpü Şarabın Kokusu


Fransa'daki son yılımıza girdik ya 4 yıldır yapmadığımız herşeyi koştur koştur yapmaya başladık. Fransa demek şarap demek. Ben de "D"ye süper hediye fikri buldum, ikimizi de degüstasyon kursuna yazdırdım. Bizim evde şarap bilen "D", benim iddialı hedeflerim yok, derdim kurs bahanesiyle sabahtan akşama içelim. Dolayısıyla farklı vizyonlarla cumartesi sabahı şarap okuluna gittik.

Biz sınıfa girdik, 3 tane uzun dikdörtgen masa var, karmaşık matematiksel hesaplamalar sonucu en kuytu köşeyi bulup oturdum, "D"yi de "sen buradan daha rahat görürsün tahtayı" diye şeytani bir planla önüme siper ettim. O büyük ben küçüğüm ya bütün gün arkasında usul usul demlenirim. Fındık fıstık bile getirdim çantamda, şarabın yanına çerez yapacağım. Benim planlarımın ne zaman hayal ettiğim gibi tıkır tıkır işlediğini gördünüz? Evet hiçbir zaman. Neyse salon doldu, "D"nin karşısına kafa dengi komik biri oturdu, benim karşıma ise hani öğretmene evden pasta, kek getiren, gözlüklü, heyecanlı, çok çalışkan, rekabetçi tipler vardır ya, hani bir soruya başkası cevap verirken hata yapsa da sıra bana geçse diye tırnaklarını yer bu tipler işte onlardan düştü, büyümüş versiyonu ama boyunu 1,10 hayal et direkt ortaokul 2'de seni örtmene ispikleyen Necati. Gerçek adı tabii Jean Louis ama biz Necati diyelim.

Herkes yerine oturunca sommelier sınıfa girdi. Kendini anlattı falan (ben oraları pek dinlemedim çünkü faşır fuşur yapmadan fındık paketini açmaya çalışıyordum). Derken tadımı yapılacak ilk şaraplar servis edildi. Hepimizin önünde 10 ayrı şarap bardağı var, 10 ayrı Fransız şarabı tadacağız ve tadım kartlarımıza da notlar alacağız falan. Sommelier dedi ki herkes karşısında oturan kişiyle eşleşip tadımları öyle yapacak. Kafamın içinde yüksek desibel alarm sesleri!!! Karşımdaki kişi mi? Ben yanımdakiyle eşleşirim (yani D), o ikimiz adına konuşur ben de boş beleş otururum sanıyordum. D'ye "aaaa ama bırakma beni" diye yılışıyorum ama o ekip arkadaşından memnun, Necati onun kafasına kalmadı tabii.

Ilk şarabı kokluyoruz, sommelier ne kokusu alıyorsunuz herkes söylesin diyor, ben şarap kokusu alıyorum, Necati ormanda mantar topluyoruz ölü yapraklar, dallar vırvır anlatıyor. Ne mantarı ne yaprağı oğlum bildiğin şarap kokuyor. "D"ye bakıyorum çete olalım Necatiyle dalga geçelim diye o da gayet girmiş işin işine sanki uzaktan uzaktan pişmiş marmelat kokusu mu geliyor burnuma falan diyor. Önümde zor birgün var, şarap bana hala gayet şarap kokuyor.

Ilk yudumu alıyoruz şimdi ne tadı var, kim buldu diye soruyor kadın, Necati biz bulduk biz bulduk diye elini kaldırıyor, bulmadık ulan. Sayın bakalım diyor kadın benimki car car sayıyor efendim kırmızı meyveler, tanin, mineral tadı vır vır vır. Bana biri peki ya siz demesin diye gözümü kapatıp düşünüyormuş ayağı yapıyorum, bir yandan da sanki Necatiyle aynı fikirdeymişiz gibi kafamı sallıyorum.

2.şarap servis ediliyor, gözlerimizi kapatıyoruz kokluyoruz, eğer Necati buluyorsa ben de bulurum , uzun uzuuuuun kokluyorum. Yok benim şarap yine şarap kokuyor. Necati'nin şarabı güneşin altında yanan samanlar, turunçgiller, bir tutam badem kokuyor.

Şaraplar ilerliyor her defasında kadın evet hazır mısınız, ne kokuyor şaraplar deyince Necati "biz hazırız, biz hazırız" diye ayağa fırlıyor, değiliz ulan hazır mazır değiliz. Şarap şarap üstüne Necati baharat, ıhlamur, karabiber, büyükbaş hayvan, çiçek kokusu alıyor. Hayır her defasında salladı, şimdi kadın yok artık daha neler diyecek diyorum, her defasında kadın evet aynen böyle harika diyor. Bunda bir gurur bir gurur.

"D"ye kaynama girişimi yapıyorum ama o da derse bir kaptırmış kendini hiç tanışmıyormuşuz gibi davranıyor. Benden utanıyor da olabilir emin değilim.

Uzun lafın kısası "D" harıl harıl notlar aldı, Necati şaraptan şaraba böğürtlen toplamaktan, ezilen çimlerde piknik yapmaya gitti geldi. Benim fındıklar yalan oldu. Sommelier ile göz göze gelmemek için tüm günü gözüm kapalı geçirdim. 9 numaralı şarabı koklarken gözümü o kadar uzun süre kapalı tutmuşum ki rüya gördüm, rüyamda ezilen samanların arasında mantar topluyordum ve uzakta marmelat pişiyordu.

2 comments:

  1. hala guluyorum kendi kendime okuyup okuyup:D

    ReplyDelete
  2. Şu dertli günde, ilaç gibi geldi...
    Anladım kı, nükte yapma kabiliyetimi kaybetmişim ama görünce hala gülebiliyorum:)

    ReplyDelete