3.11.11

Plastikten Olsun Benim Olsun Ya Da Benim Canim Pasaportum

ben böyle internetten resim arakladikça biraz tirsiyorum basima birsey gelir mi?
Bugün bir haber okudum, Somali’de Türk büyükelçiliği açılıyormuş veya açılmış emin değilim.Cok sevindim.
Afrika’da yaşarken en büyük korkum pasaportumun kaybolmasıydı. Aslan, kaplan, iç savaş falan değil plastik lacivert, yazıları zamanla silinen, dandik kalite pasaportum. (Yeni pasaportlar öyle değil artık neyse) Neden derseniz, eh çünkü yaşadığım 3 ülkenin 2’sinde Türk elçiliği de fahri konsolosluk da yoktu ve tek başına bir işe yaramayan pasaportum kaybolursa ne yapacaktım düşünün. Ülkeden çıkamazsın bu bir, hadi diyelim Afrika ülkesidir adamını buldun ülkeden çıktın direkt uçuş yok bu da iki. Avrupa’dan nasıl transit geçeceksin. Süründürürler adamı. Ben neredeyse pasaportu boynuma iple bağlı öyle yaşıyorum. En değerli varlığım. Cocuğum olsa böyle ihtimam etmem.
Bu transit mecburiyeti yüzünden ayrica sürekli de geçerli schengen vizemin olması gerekiyordu. Her 6 ayda bir hooop Fransa konsolosluğu, şimdi yiğidin hakkını yemeyelim gık demeden yenilediler her defasında ama gidip kuyruk olacaksın, derdini anlatacaksın, en değerli varlığını 2 gün için gözünün önünden ayıracaksin vs, vs. "D"nin tuzu kuru, cillop gibi kan kirmizisi pasaportu var, daha uzaktan gösterdin mi sak sak sak bütün kapilar açiliyor, vize de neymis? Onun için bütün vize fasillarina onu da sürüklüyordum birincisi intikam soguk da yenir sicak da hiç farketmez ikincisi de seytani zekamin ürettigi bir procem var. O da su; Türklerin Avrupa vizesi problemini bizimle beraber vize kuyruğunda sefil olan Avrupalı karı, koca, sevgili nüfusu çözecek buna kuvvetle inanıyorum. Bu yüzden procem kapsaminda hemen herkes kendine bir Avrupalı manita yapıp vize kuyruklarında süründürmeli, kesin çalışır bakın bu Avrupalılar bizim gibi değil vatandaşların sürünmesine gönülleri razı gelmiyor enteresandır.
Neyse bu vize uzatma zamanlarından biri tam da Fildişi Sahili’nin karışmasından önceye denk geldi. Ben birgün önce pasaportu verdim ertesi gün gidip alacağım. Kardeşim sakınan göze çöp batar da bu kadar mı olur yani ülkede savaş çıktı! ilk hedef de benim pasaportun içinde mahsur kaldığı Fransız elçilik binası. Kapının önüne toplaşmış 1000 kişi binayı yakacakmış. Yaktırır mıyım be ! Tabii binanın yanına kimse gitmesin diye uyarıyor tüm devletlerin elçilikleri (beni uyaran haliyle yok « D »nin devleti sağolsun hasbel kader es mazeretinden haberim oluyor) ama yani kolaysa siz gitmeyin kardeşim pasaportum var içeride boru mu? Tabii ki gittim. « Durun ağbilerim ben bir içeri gireyim pasaportu alayım öyle yakarsınız, ezilmiş halkların kardeşliği, bu Avrupalıların zulmü de yani çek çek nereye kadar » falan gibisinden bir konuşma hazırladım aklımdan. 5 dakikada sattım yani Avrupalıları. Empati kurarım bir şekilde eli meşaleli kalabalıkla elbet. Kalabalık benim gibi düşünmüyormuş. « Vay adi Fransızlar sizi » diye üstümüze yürüdüler. Daha önce anlatmıştım, Fildişinde beyaz herkes Fransızdır zannederlerdi. Türkiye’nin de adını duyan yok kafadan ülke uyduruyorum diye trafik cezası yemiştim polisten azar işitip ciddiyim bak adam "Tarakiya diye mi ülke mi olur yeme bizi" diye polisi kandirmaya tesebbüsten ceza yazdi. Tabii benim « kardeşim Fransız olsam vize almak için neden pasaportumu içeride bırakayım » diye bana gayet mantıklı gelen yaklaşımım o karambolde pek ilgi görmedi. Grup üstümüze doğru kapanırken binanın ana kapısını açıp içeri çektiler bizi. 10 dakika önce sattığım Avrupalılara kurban, konsolosluğun yerini öpecektim. Önce can sonra canan tabii kendimi kurtardım ya hemen ilk gördüğüm görevlinin yakasına yapışıp « pasaportum nerdeeeee » diye böğürdüm. Hala pasaport derdindeyim yani aferin.
Ortalık sakinleşip de sokağa çıkınca baktık ki bizim bitirim şoför Fostain öfkeli kalabalıkla al takke ver külak olmuş, demin « hepinizi yiyicez » diye üstüme saldıran ekip de « madame bak arabayı koruduk bahşiş verirsin herhalde ehi ehi » diyor. Yüzsüzlüğün de böylesi. Verdik tabii bahşişi, ben pasaportuma kavuşmuşum arabayı istesin arabayı da verirdim üstüne.
Yani dandik mandik pasaportunuzun kıymetini bilin arkadaşlar yaban ellerde mahsur kalmak var. Futbolcu ya da ahlaken zayıf bir türkücü falan değilseniz gelip sizi kurtaracak uçak da kaldırmaz bizim devlet ona göre yani.

No comments:

Post a Comment