Paris Tuileries Parkı |
ÖNEMLİ NOT : Aşağıda okuyacaklarınız tamamen çok zengin hayalgücümün ürünüdür. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla en ufak bir alakası yoktur. Benzerlik görürseniz o da sizin kendi fesatlığınızdandır.
Paris’in orta yerinde bir park var. Tuileries Parkı. Fransız cumhurbaşkanı François Hollande bundan 1 ay önce o parkı yıkacağını açıkladı. Park içindeki ağaçlarla beraber dümdüz edilecek ve yerine de Paris Komünü zamanında yakılarak yok edilen Tuileries Sarayı, altı alışveriş merkezi ve yanı kilise olacak şekilde yeniden inşa edilecekti.
Duyarlı Paris halkından bir kaç kişi, asırlık ağaçları korumak için parka koştu. Seine nehrinin karşı kıyısındaki parlamentodan da yürekli vekillerden bir kaçı ağaçları koruyan halka destek için parka geldi ve Paris’in orta yerinde kendilerini dozerlerin önüne attılar.
Fakat Hollande kararını vermişti. Bundan 1 sene önce %51,62 oranında oy alarak cumhurbaşkanı seçilmişti. “Ben çoğunluğu aldım, siz istediğiniz kadar yırtının, o saray/alışveriş merkezi yapılacak” anlamına gelen bir şeyler söyledi.
Tabii bunu duyan Paris polisi ne yapsa beğenirsiniz? Masum sivil halkın üstüne gaz bombaları ve tazyikli sularla saldırdı. Gaz bombalarını Paris halkının kafasına kafasına sıkan Paris polisi bu şekilde bir sürü insanı yaraladı. Adı “Stephanie” ya da “Valerie” gibi tipik bir Fransız adı olmadığı için herkesin “yabancı turist” diye yazdığı ama aslında Fransız olan bir genç kadın başına aldığı darbeyle komaya girdi.
Paris polisinin bu ilk vukuatı değildi. 1 mayıs’ta da halkın Bastille meydanına çıkmaması için çoluk çocuk herkesi gazlamışlardı. Zaten Hollande da bir süredir “çok doğurmayın, doğuruyorsunuz doğuruyorsunuz kafamıza kalıyorlar, doğuracaksanız da sezaryenle doğurun benim doktorum sizin doğum sancınızın peşinde mi koşacak, milli içeceğimiz şarap dışında hiçbir şeyi içmeyin, şarabı da haftanın 3 günü beyaz, 4 günü kırmızı için” gibi söylemlerle Fransızların hayat tarzlarına açık açık müdahale etmeye başlamıştı.
Bir süredir hangi TV kanalını açsalar kendilerini azarlayan cumhurbaşkanını görmeye daha fazla dayanamayan Fransızlar, polisin de ağaçları korumaya çalışan insanlara orantısız müdahalesiyle sokaklar döküldüler ve “ça suffit” dediler.
Tuileries parkı halk tarafından işgal edildi. Louvre’un parka bakan cephesine Fransız bayrağı, Fransız komünist partisi bayrağı, evlilik haklarını yeni elde eden LGBT gökkuşağı bayrağı bir de “ta gueule” yazılı bir pankart asıldı. Parkta kendilerine “Charles de Gaule”ün askerleriyiz diyen bir grup ile “bağımsız Korsika” savunucuları, okullarda kendi dillerini konuştukları için yıllarca eziyet gören Bretonlar, kapitalizm karşıtı katolikler, paris st germain taraftarları gibi şimdiye dek yan yana durmaları hiç mümkün olmamış insanlar bir araya gelip özgürlükleri için direnmeye başladılar.
Bu arada kimseleri dinlemeyen Hollande, Fransa’nın farklı şehirlerinde bedava otobüs ve metrolarla insan taşıyıp miting yapmaya başladı. Bu mitinglerde “Marie Antoinette anamızın iktidarının son acılı yıllarını yaşadığı Tuileries sarayını yapmamıza engel olamazlar, alışveriş merkezinden vazgeçtim, rokoko kraliçesi olarak da bilinen Marie anamızın şanına uygun rokoko bir opera binası yapacağız”. “Zaten bu protestolar hep bizim ekonomik başarımızı çekemeyen dış mihrakların işi”. “o protestocuları o ağaçlardan sallandıracaksın aslında, tüh keşke giyotini kaldırmasaydık” gibi şeyler söyleyerek direnişe cevap yetiştiriyordu.
Rokoko opera binası aşkıyla yanıp kavrulan eli sopalı bir takım hassas vatandaşlar sokaklara çıktı ve direnişçilere saldırdı. Bu arada gösteriler büyümüş ve maalesef can kayıpları olmaya başlamıştı. Canlarını kaybeden ailelere, etkili ve yetkili ama bir o kadar da meşgul devlet büyükleri başsağlığını çok gördüler. Ama cana kastedenler ceza almadıkları gibi bir de canlarına kastettikleri insanların vergilerinden ikramiyelerle ödüllendirildiler.
Fransa’nın bir diğer büyük şehri olan Bordeaux’nun belediye başkanı twitter üzerinden çeşitli hashtag kampanyaları başlattı. Ama belediye binası önündeki heykelin parmağının ucunu kimin kırdığını bir türlü bulamadı.
Bu arada Fransa’nın eski sömürgelerinden Mali’de üzücü bir askeri darbe yaşandı. Rokoko opera binası sevdalısı hassas vatandaşlar twitter’dan “atalarımızın toprakları Mali’deki askeri darbeye karşı Malililerin yanındayız” diye mesajlar atmaya başladılar. Malililer buna “atalarımızın toprakları derken??” diye cevap verdiler.
Tüm bunlar olurken mahkeme aslında Tuileries sarayının yapılmasının hukuki olmadığı kararını verdi. Karardan sonra Paris valisi kendi elceğizleriyle getirdiği çiçekleri parka dikip peyzaj çalışması yapmaya başladı. Ve sanki rokoko da rokoko diye tutturan halkmış gibi 1667‘den beri halka açık olan park, halka kapatıldı, sonra tekrar açıldı, sonra tekrar kapatıldı, sonra tekrar açıldı, sonra “parka girin ama bir turlayıp çıkın öyle uzun uzun oturmayın yoksa hukuk dışı kalırsınız” gibi bir şeyler söyledi paris valisi. Paris valisine pek inanmadığı için insanlar, ne derse tersini yapmaya başladılar.
Hikayenin bu noktasında ilhamım kaçtı, yeni-yaratıcı fikirlere açığım, zengin hayal dünyamı besleyen ortamın bana yeni fikirler konusunda yardımcı olacağına inancım tamdır.
Ne var? İnandırıcı bulmadınız mı? Efendim? Saçma mı? Fazla uçuk olduğu için tutmaz diyorsunuz yani öyle mi?
No comments:
Post a Comment