|
fotoyu çok sevdigimiz fotografci bir arkadasimiz (Fixu) cekti photogiant.ch nefis fotolari vardir |
Yılın bu zamanı geldi yine blog okuru dostum. İnsanların kendinden geçercesine mağazadan mağazaya koşup birbirlerinin ellerinden hediye kaptığı, posta kutumuzu höredek markasının zöderek ürünü sadece noel için şu fiyata reklamlarının doldurduğu, çocukların zincirlerinden boşalarak sokaklarda/mağazalarda/metroda kudurduğu, çikolata yemenin normal olmayı geç şart olduğu, kulaklarınızdan bile çikolatanın fışkırdığı, dükkanların istisnai olarak pazar günü açık olduğu, alışveriş histerisiyle kendinden geçmiş insanlardan kaldırımlarda yürünmediği, sevimli sevimsiz herkesin kırmızı noel baba takkesi ile dolaştığı noel zamanı. (Yeri gelmisken birsey rica edebilir miyim? Market arabalarını çocuklara ittirmeyin ne olur. Ciddi söylüyorum bakın hiç efektif bir formül olmadıgı gibi market içi yaralanmalara ve geçici duyma kaybına falan yol açabiliyor)
Noel yemeği konusu bir nevi "hot potato". Bu sene benim elimde kaldı o patates. Ailenin noel kutlayan tarafının hristiyan olmayan tek üyesi olarak nasıl oldu da bu organizasyon kafamda patladı hatırlamıyorum. Sarhoşken üstüme kalmış olabilir. Alkol her türlü kötülügün anasıdır zaten. Neticeye bakarsak bu cuma İsviçre'den misafirlerimiz geliyor. 24 ve 25 aralık akşamları noel yemeği ellerimden öper.
|
foto kalitesinden de belli olacagi üzere
bunu da ben cektim. tek boyutlu agacimiz |
Tanıyan tanır, rahatsız bir kişilik olduğumdan dolayı sürekli her konuda excel sheetlerim ve to do listlerim vardır. Noel konusunu da aynı iş bilinci ve sorumluluk duygusuyla ele aldım. Arada mantar olan projeler olmadı değil. Örneğin ağacımız süslerimize büyük kaçtı. Ama neyse ki her derdin bir çözümü vardır A.Ş. kültüründen geldiğimiz için alimallah ağacı tek taraflı süsledik oldu bitti. Ağacın bize bakan tarafı şıkır şıkır, yoldan görünen cama dayalı kısmı ise ev bitkisi kılığına girmiş çam ağacı. Tek boyutlu noel ağacı. Engeller beni yıldıramaz.
Şimdi her sene noelde her ailede mutlaka "
ay artık seneye hediye almayalım çok gereksiz" anlaşması yapılır. Her sene bir sevimsiz bu anlaşmayı bozar ve diğerlerini sinir eder. O sevimsiz genelde aileye yeni girmiş damat, gelin, kayınço gibi biridir. Bir zamanlar o sevimsiz bendim. Kendimden biliyorum. Benim yüzümden hepimizi bir güvensizlik aldı. Kimse kimseye hediye almayacağı konusunda güvenmiyor. İşin kötüsü ben de onlara güvenmiyorum. Onun için hediye almam lazım nolur nolmaz.
Sorunlardan sorun begen to do list madde 1: hediye
|
bu da agacimizin arkasi |
Sorunlardan sorun begen to do list madde 2: Noel gecesi eğlencesi. Her yıl tombala her yıl tombala içimiz şişti kendimiz o toparlak numara kapatıcılara benzedik artık. Sessiz sinema falan da bizim noel grubuyla biraz zor. Çünkü İngilizce konuşan Fransızca konuşmuyor, Fransızca konuşan Almanca konuşmuyor, Almanca konuşan İsviçre Almancası konuşmuyor, hepsini konuşanın da kulağı duymuyor. Şarkı söylesek kimse şarkı sözlerini bilmiyor ve herkesin sesi çok kötü. Noelin büyük aileye kutlandığı zamanlarda (sadece 1 kere oldu bu sonra herkes birbirinden nefret etti ve küçük aile kutlamasına geri dönüldü) piyano çalıp noel şarkıları söylemeyı önermişti fazla iyi niyetli büyük teyze. Çok travmatik bir tecrübeydi. Kulaklarımızı aldırıp duyma yetimizden kurtulmayı bile düsündük sonrasında. Bunu da geçiyoruz. En iyisi herkesi sarhoş edip dans yarışması düzenlemek. İçki stoğu önemli bir detay.
Ama gelelim en önemli ve de zor detaya, ne yesek? Bizim pamukbaba kolay; derdi günü tatlı, önüne başlangıç olarak bir dilim kek, ana yemek bir dilim kek, tatlı bir dilim kek koy üstüne de dök sekeri dök kremayı mutlu mutlu yaşar. Fakat D'nin annesi sadece balık yer, zaten incecik formuna dikkat eder, önünde yemek yerken hepimiz kendimizden utanırız, ona göre yemek yaparsam herkes aç kalır.Fekat herkes de bilir ki basarılı bir aile toplantısı kayınvalideyi mutlu etmekten geçer. Claudio (kaynım mı olur eniştem mi öyle birşey) balık yemez et yer, görümcem çok kibardır hiç sesini çıkarmaz, ama D vır vır karışır çok yaptın az yaptın tuz koymadın yok sos bırbır diye. Bu arada kimse sarmısak yemez, gençler dışındakiler egzotik mutfak sevmez (ve evet Türk mutfağı egzotik kapsamına girer) Bu kadar insanı mutlu edecek yemeği bulunuz. Bulursanız da gelip konuya bir el atınız.
İşte böyle blog okuru dostum, size mutlu noeller bana mutfagın yolları...
Şekercim pek neşelendirdi bu postun beni. Kayınvalide hepimize örnek olsun. henüz ağzıma Doğa'nın yemediği keki tıkıştırmışken okudum da pek bir suçlu hissettim kendimi:)öpüyorummm.
ReplyDeleteSagol canim benim :) valla 10 senedir aynı masada yrmek yiyoruz dönem dönem bende hala düzelme yok ben adam olmam :)))
ReplyDeletePinarcim ben de seninle ayni durumdayim. Cozumu catering'te buldum. Sana da tavsiye ederim. Sevgiler :)
ReplyDeleteKonuyla çok alakasız ama, biz burada fırtına koparırken şu soykırım meselesiyle ilgili olarak, acep Paris'te durumlar nasıl? Le monde'a falan baktım da göremedim pek birşey. Bana hiç sallamıyorlarmış gibi geliyor. Noel hengamesini aştıktan sonra, okurlarını aydınlatırsan seviniriz.
ReplyDeleteBiraz önce aradım ve evde yoksun! Çözümü dışarıda bulduğun ya da telefona bile cevap veremeyecek çılgınlıkta olduğun bir gerçek!!! Havadisleri bekliyoruz:)
ReplyDeletePini! Tüm postarını okudum ve çok sevdim ! Türkiyede yaşadığın hayat nasıldı bilmiyorum ama türk eğitim sisteminin ezici çarkından geçip garantili bir iş bularak sisteme yapışıp kalan biri olarak ben bayıldım bu uzak yerlerde yaşadığın farklı farklı hayatlara...Daha çok yaz, bir de kardeşine bakma daha çok ayrıntı ver bence :) sevgiler...
ReplyDeleteBeğenmene çok sevindim :) Türkiye'deyken ben de o sisteme yapışık yaşayıp giderdim, kaçtım kurtuldum :) kesinlikle tavsiye ederim :)) noel işkencesi bitti ya artık mutlu mutlu yazmaya dönerim. Bir de D noel hediyesi tam teçhizat bir foto. makinesi almış bana, resim çekmeyi de öğrenmem gerekecek, görsellerim de belki adama benzer böylece :)
ReplyDeleteSevgiler, pini